Category Archives: Yazılar

Demostenes

Eski Atina’da önemli bir soruna çözüm aranırken kürsüye fikrini söylemek için filozof Demostenes çıkar. Ancak kekeme olduğundan sözünü dinletemez. İnsanlar sürekli kendi aralarında konuşmakta, filozofu dinlememektedir. Bunun üzerine Demostenes, “Bir hikaye anlatıp ineceğim” diye bağırır ve sessizlik olunca anlatmaya başlar:

“Bir yolcu Atina’dan Megara’ya gitmek için bir eşek kiralamış. O eşeğin üzerinde, kiralayan eşeğin sahibi de yayan olarak yanlarında beraber yola çıkmışlar. Derken öğle sıcağı bastırmış, biraz dinlenmek ve öğle yemeği yemek için durmuşlar ama hiç gölgelik yokmuş ve eşeğin sahibi hemen eşeğinin gölgesine sığınmış. Eşeği kiralayan, ‘Sen çekil gölgede benim oturmam gerek’ demiş. Eşeğin sahibi itiraz etmiş: ‘Tabi ki ben oturacağım, çünkü eşek benim.’ Yolcu; ” Ama eşeği kiraladım’ deyince de, ‘Ben sana eşeği kiraladım gölgesini değil’ cevabını almış ve tabi sonunda aralarında kavga çıkmış.

Hikayeyi dinleyen herkes dikkat kesilmiş ve hikayenin sonunu bekliyormuş ama Demostenes bu noktada kürsüden inmiş ve uzaklaşmaya başlamış. Dinleyiciler,” Hey ne oldu sonunda? Hikayenin sonunu anlat” diye bağrışmaya başlayınca Demostenes kürsüye dönmüş ve demiş ki; “Ben sizin için çok önemli bir konuda bir şeyler anlatmaya çalışıyorum ama siz eşeğin gölgesini merak ediyorsunuz. Artık ne fikrimi söyleyeceğim ne de öykünün sonunu” ve yürüyüp gitmiş.

Çİn seddi

ÇİN SEDDİ

🌿Çinliler barış içinde yaşamaya karar verdiklerinde büyük Çin Seddi’ni inşa ettiler. Yüksekliğinden dolayı hiç kimselerin tırmanamayacaklarını düşündüler…
Fakat, inşasından sonraki 100 yılda Çinliler 3 misli daha fazla işgale uğradılar.

🌿 Düşman piyade askerlerinin, hiçbir zaman duvara tırmanma ya da duvara dahletmeye ihtiyaçları olmadı.
Çünkü, her zaman muhafızlara rüşvet verdiler ve kapılardan girdiler.

🌿 Çinliler yüksek ve kalın duvar inşa etmişlerdi; fakat duvar muhafızlarının karakterlerini inşa edememişlerdi.

🌿 Netice olarak, insan karakterini inşa etmek farklı ve önemlisi.
Her şeyin inşasından önce gelir.
Yeni neslin bugünkü ihtiyacı işte budur.

🌿 Bir oryantalistin dediği gibi; “Eğer bir milletin medeniyetini tahrip etmek istiyorsanız

3 yol var;

  • Aile yapısını tahrip edin.
  • Eğitim sistemini tahrip edin.
  • Rol modellerini ve referanslarını küçümseyin, alçaltın.

Aileyi tahrip etmek için; anneliği küçümseyin ve alçaltın.

🌿 Eğitim sistemini tahrip etmek için; eğitimcilere, öğretmenlere önem vermeyin ve toplumdaki itibarlarını düşürün ki, öğrencileri onları hakir görsün, küçümsesin.

🌿 Rol modellerin itibarını küçültün.
Alimlerin ve bilim insanlarının sinsice mahvına çalışın, ta ki onlardan şüphe duyulsun, kimse onları dinlemesin ya da takip etmesin…

Bilinçli anne kaybolduğunda, adanmış öğretmenler kaybolduğunda ve rol modeller itibarsızlaştırıldığında kim gençlere insani değerleri öğretecek?

Rusya puanlama sistemi

rusya

Rusya’da en yüksek not 5’iken, bir çocuğun boş kağıt verse bile alabileceği en düşük not 2’imiş. Bu uygulamadan yeni haberdar olan biri şaşkınlıkla Moskova Üniversitesi’ndeki Dr. Theoder Medraev’e sormuş “boş kağıt veren bir öğrenciye neden “0” yerine “2” veriyoruz, niye öğrencilere adil davranmıyoruz” diye.

Medraev bu soruyu “her sabah 7’de soğuk havalarda bile kalkıp okula gelen, tüm dersleri takip eden, toplu taşıma ile sınava saatinde yetişen ve soruları cevaplayamasa bile en azından sınava giren, başka bir hayat yaşayabilecekken okumayı seçen birine nasıl “0” verebiliriz” diyerek cevaplamış.

Biz demiş, sadece sınavdaki sorunun cevabını bilmiyor diye hiçbir öğrenciye “0” veremeyiz. En azından insan olduğu ve denediği için o öğrencilere de saygı göstermeliyiz.

Doğduğumuz andan beri küçüklü büyüklü ne kadar farklı sınavlarla karşı karşıya kaldığımızı düşünün, zaman zaman aldığımız “0”lar nedeniyle nelerden vazgeçtiğimizi, vazgeçişler nedeniyle asla keşfedilmeyecek potansiyelleri…

Yıkmanın en kolay iş olduğunu, asıl zor olanın yapıcı yaklaşarak ilmek ilmek yol almak olduğunu düşünün. Hakkınız yense de, “0” alsanız da hayatın önünüze getirdiği sınavlarınızda bilin ki asıl hak ettiğiniz notunuz en az “2”. ilkinde başarısız da olsanız deniyor olmak bile bir başarı…

Piyango


Lenin, sermayenin piyango oyunlarıyla halkı nasıl aldattığını 1903 yılında kaleme aldığı Kır Yoksullarına adlı broşüründe şöyle anlatıyor:
“Hemen piyangonun ne olduğunu anlatayım. Örneğin benim 50 ruble değerinde bir ineğim var. Bu ineği piyango ile satmak istiyorum ve o nedenle herkese 1 ruble değerinde bilet almayı öneriyorum. 1 ruble ile inek sahibi olma olanağı var! Herkes ineği satın almak istiyor ve rubleler yağmaya başlıyor. 100 ruble toplandığında, piyangoyu çekiyorum: piyangoyu kazanan, ineği bir rubleye almış oluyor, diğerleri hava alıyor. İnek insanlara “ucuza” mı geldi? Hayır, çok pahalıya geldi, çünkü değerinin iki katı para ödendi, çünkü iki kişi (piyangoyu düzenleyen ve ineği kazanan) hiçbir şey yapmadan kazanç sağladılar, hem de paralarını kaybeden 99 insanın sırtından.
Demek ki piyangonun halk için kazançlı olduğunu söyleyenler halkı basitçe aldatmaktadırlar.”

(Lenin, Kır Yoksullarına, İnter Yay., 1993, s.45-46)

Hamal Taşları

En az Sadaka taşları kadar hayret ve hayranlık uyandıran bir taş vardır. Bu taşlar, şadırvan ve çeşme kenarlarında bulunan hamal taşlarıdır.
Sırtındaki yük dolu küfe ile bir çeşmenin önünden geçerken su içmek için yere eğilip küfeyi bırakmasın, beli incinmesin diye yükseklikleri ortalama 130 ile 150 santim arasında değişen ve çeşme kenarlarında bulunan bu taşlar da tıpkı sadaka taşları gibi yanlarından geçen insanların anlamsız bakışları arasında kendilerini fark edecek nesli beklemektedir.
Bugün bile hemen hemen her köşe başında karşımıza çıkan ve eski olma özelliğine sahip pek çok şadırvanın veya çeşmenin hemen kenarlarında yuvarlak ya da dörtgen mermer çıkıntılar görürüz. Bu taşlar, o bölgeden geçen ve yük taşıyan hamallar düşünülerek namaz vakti geldiğinde veya susadığında su içmek maksadıyla sırtındaki yük dolu küfeyi bırakmak için yerlere kadar eğilmesin, belini incitmesin diye yapılmıştır. Osmanlının bütün insanlık hafızasına hediye ettiği bu taşlar sadece yük taşıyan insanların hayatlarını daha kolaylaştırmak içindir. Ne hoş bir estetik duygusu.