Category Archives: Yazılar

Edaic sınavı nedir ?

European Diploma of Anesthesiology and Intensive Care (EDAIC), European Society of Anesthesiology (ESA)’nin düzenlemiş olduğu, saygınlığı yüksek, geçmesi zor, bazı ülkelerde öğretim üyesi olmak için talep edilen bazen bir konum ve kariyer göstergesi olduğu için insanların edindiği, Dubai gibi göçmen Anestezi/yoğun bakım uzmanlarının çalışması için öncelik tercih sebebi, İngiltere Birleşik Krallık General Medical Council (GMC) kaydı yapmak ,yani İngiltere’de hekimlik lisansı almaya da yarayan bir sınavdır. Anestezi board sınavı olarak da geçer.

Sınav 2 basamaktan oluşur.

  1. basamak doğru/yanlış ağırlıklı ve az sayıda da çoktan seçmeli sorunun olduğu, çan eğrisine göre geçti/kaldı sonucu veren bir sınavdır. Türkiye’de İstanbul ve Antalya’da türkçe ve ingilizce olarak girilebilir. Sınava girmek için tıp fakültesi mezunu olmak yeterlidir.
  2. basamak sınava girmek için ilk basamak geçilmiş olma şartı, Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanlığını almış olmak veya son sene asistanı olma şartı mevcuttur. İkinci basamak Sınav sabah ortalama 09.00-16.00 gibi sürecek olup 4 farklı 2li jüri karşısında toplam 4x25dk sözlü sınavdan oluşur. 25 dk lık her vivada jüri üyesi başına 12.5 dk düşer bir jüri üyesi soru sorarken diğeri verilen cevapları not alır. Gün sonunda 16.30 17.00 gibi ev sahibi doktor bir konuşma yapar, kapalı zarf içerisinde her katılımcıya sonucunu içeren bir zarf verir ve sonrasında kadeh kaldırılır. Sınavı geçen üyelere diploma sertifikası bir sonraki ESAIC kongresinde sahnede takdim edilir, yahut istek üzerine adrese gönderilir. Sınavı geçenler DESAIC sıfatını kullanmaya hak kazanırlar. Diplomat ESAIC gibi bir manaya gelir. Sınava hazırlanmak için belli dar ve net bir kaynak yoktur. Tıp literatüründeki her kaynaktan soru gelebilir. Temel bilgiler, patofizyoloji ile desteklenerek açılanmalıdır. Her iki sınava da senede bir defa https://www.esaic.org sitesindeki Almanya İngiltere İtalya Portekiz İspanya Türkiye Polonya gibi adreslerin birinde girebilirsiniz.

Sınava hazırlanmak için belli başlı kaynaklar şöyledir.

Stoelting’s Handbook of Pharmacology & Physiology in Anesthetic Practice – Shafer, Steven

Morgan and Mikhail’s Clinical Anesthesiology 5th Edition

Anesthesiology Examination and Board Review, 7E (2012)

Anesthesiology A Comprehensive Board Review For Primary and Maintenace of Certification, 1E (2013).

İngiltere’de EDAIC veya EDIC sınavları ile lisans alıp hekimlik yapmak

İngiltere’de hekimlik yapmanın ilk kaidesi GMC(General Medical Council)’ye kayıt olmaktan geçer. Bunun manası da İngiltere’nin sizi hekim olarak tanıması demektir.

Kayıt için dil ve meslek sınavı veya yeterliliğini kanıtlamanız gerekmektedir.

Dil için OET veya IELTS sınavlarından birini vermeniz

Mesleki sınav için ise PLAB sınavları , Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanları için EDAIC veya Yoğun bakım uzmanları için EDIC sınavlarını vermeniz GMC kaydı almanız için yeterlidir.

EDIC sınavı çoktan seçmeli 100 soru üzerinden yapılır, sınav her sene ESICM kongresinin 2 veya 3.günü yapılır. Yaklaşık 3 saat sürer ve Birinci basamaktan geçme notu çan eğrisine göre belirlenir.

ESICM’in kendi sitesinde çalışmak için bir online kurs mevcuttur.

Birinci basamağı geçenler ikinci Basamak sözlü sınava girmeye hak kazanırlar.

Hacı bektaş ı veli

Hacı Bektaş-ı Veli “Eline, Beline, Diline Sahip Ol” Derken Ne Demek İstedi?

Günümüzde genellikle ahlaklı olmak anlamında kullanılan “Eline, Beline, Diline Sahip Ol” sözü, aslında o döneme dair başka şeyler söylüyor.

“eline sahip ol: hırsızlık yapma.
diline sahip ol: kötü söz söyleme.
beline sahip ol: zina yapma.” gibi düşünülse de, asıl kastedilen bu değildir.

Genel anlamda bu şekilde kabullenilmiş ve yaygın olarak kullanılmış bir Hace Bektaş-ı Veli sözü bu. Hacı değil, “Hace” evet… aslı böyledir ama o’nun söylemlerini ve hayat felsefesini eline, beline, diline sahip ol diyerek basite indirgediğimizden ötürü, hacılıktan, hocalıktan çok daha ciddi ve üstün bir sıfat olan “hace” sıfatını da “hacı” olarak dönüştürmüş bir toplumuz…

Şüphesiz ki Hace Bektaş-ı Veli’nin bu sözleri aslında başka bir derinlik içeriyor, Anadolu Türkmenlerine o dönem şartlarını göz önüne aldığımızda bir mesaj veriyordu.

İşte Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin altında bir ulusun kavgası, bir milletin mücadelesi yatar.

“Eline sahip çık” ifadesindeki “el”, “İl”dir. yani yurt, vatandır… İline vatanına sahip çık demiştir Hace… “Beline sahip çık” ifadesindeki “bel”, “toprak”tır…Toprak Türk milleti için kutsaldır. Toprak bellenirse yani işlenirse ürün verir. İşini, toprağını boş bırakma, uğraşından geri kalma, toprağını işle, toprağına sahip çık demiştir Hace… “diline sahip çık” ifadesindeki “dil”, ağzımızın içindeki organ değil, konuştuğumuz dildir, lisandır. lisanına, güzel Türkçemize sahip çıkın ki farsça’nın resmi dil olması karşısında dilimiz, lisanımız kaybolmasın demiştir Hace…

Ne de güzel söylemiş, lakin manasını kavrayan çok az kişi olmuştur.

İŞÇİ ARI


Şanslı bir bal arısının yaşamı 6 bilemediniz 7 hafta kadardır ki bu kovana bir eşek arısı saldırısı olmazsa yaşayacağı süredir.
6 haftalık ömrü boyunca bir işçi arı sadece bir çay kaşığı kadar bal üretir. Bir arının tüm ömrü boyunca çalışıp didinip ürettiği balı biz belki de kahvaltı da ıhlamurumuza koyarız ve oradaki emeği aklımızın ucuna bile getirmeyiz.
Bir kilo bal yapmak için arı kolonisi 14 milyon çiçeğe konar.
Bir kilo bal için 3 kilo nektar toplanması gerekir.
Sonra da insanoğlu çıkıp boşu boşuna yaşadığından dem vurur durur. İnsan yeryüzünde olmasa dahi doğa varoluşunu devam ettirebilir.
Oysa bütün bir ömrü boyunca bir çay kaşığı bal üreten bir minik canlı olmasa insan dünya üzerinde en fazla 4 yıl kalabilir…

MİMAR SİNAN VE BAYKUŞ


Mimar Sinan‘ın unutulmayan eserlerinde gizlenmiş “BAYKUŞ FİGÜRLERİ”nden birkaçı ve baykuşun hikayesi
Büyük usta Sinan Selimiye Camii, Süleymaniye Camii,Mihrimah Sultan Camii,nde kullanmıştır bu figürü
Mimar Sinan Üniversitesi’nin logosuda Usta’ya ithafen bu figürle şekilenmiştir
Baykuşlar Yunan kültüründe bilgeliğin, eski Mısır’da ise uygarlığın temsilcisiydi.
Dünya tarihindeki birçok kültür ve uygarlıkta farklı anlamları olan baykuşun Anadolu’da ise ölüm habercisi ve uğursuzluk sembolü olduğuna inanılırdı.
Oysa baykuşlar sadece eskiden ağır hasta olan evlerde ışıklar genelde sabaha kadar yandığından o evlere ya da ışık alabildikleri elektrik direklerinin yakınlarındaki hanelere konar ve böylece ışıkta avlayabileceği hayvanlar hareketli olduğundan daha net görürdü. Ama evdeki hasta öldüğü zaman da ihale ona kalırdı. “Baykuş kondu, baykuş öttü ondan oldu, ondan öldü” vs vs…
İnançlar, hurafeler hep böyle neden aramalar, hayaller ve yakıştırmalar üzerine çıkmamış mıdır zaten
Mimar Sinan, eserlerinde bilgeliğinden mi, sevdiğinden mi yoksa Yunan mitolojisindeki sanat, akıl, barış ve savaş tanrıçası Athena gibi dünyaya indiği zamanlar ölümlülere baykuş olarak görünmek istediğinden mi bilinmez, baykuş formlarını hep işlemiş; bizlere de eserlerindeki bu akıl almaz incelikleri hayranlık ve saygıyla selamlamak kalmıştır.