Entellektüel

“Üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım.
Bana, ‘Ne olmak istiyorsun?’ dedi.
‘Entelektüel olmak istiyorum.’ dedim.
‘Senden entelektüel olmaz’ dedi.
Şaşırmıştım,sonra,kırılgan bir ses tonuyla;
‘Dersinizi geçmeme rağmen sürekli dersinizdeyim. Okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren,hep benim?’ dedim.
‘Senden entelektüel olmaz’ dedi.
Çok kızmıştım!
‘Doç. tezlerin konularını bile ben öneriyorum’ dedim.
Prof. gülümseyerek geriye yaslandı.
‘Senden çok iyi bir araştırmacı olur. Ama entelektüel olmaz. Nedenine gelince, sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana bir entelektüel gibi ‘Niçin olmaz?’ diye sormadın, aksine alındın ve hiddetlendin. Yazarlık bilgi işidir. Entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. Okulun önüne bak. Hepsi son model araç dolu ve hocalara ait. Her sene model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar. Çünkü o unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun, ruhları feodal bir köylü. Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez.
Entel feodal köylülere artık diploma ve unvan da yetmez. Tıpkı paranın yetmediği gibi.”

The Charmed Career of Yuval Harari

The 41-year old Israeli historian Yuval Harari has enjoyed a career rise that any academic would envy. He earned his doctorate at Oxford, specializing in medieval military history. He went on to publish a prodigious number of well-respected books and articles on the topic, winning, along the way, several important awards in his field, a place in the Young Israeli Academy of Sciences, and a tenured professorship at Hebrew University.

In 2011, he published (in Hebrew) his first work of “macro-history.” It was called, Sapiens: A Brief History of Humankind (which I read and recommend), and it offers a sweeping history of our species organized, in large part, around our unique ability to make things up.

The book was a bestseller in Israel and was soon translated into 30 different languages, becoming an international phenomenon. In America, both Barack Obama and Bill Gates publicly recommended the title. Mark Zuckerberg choose it for his online book club. Last month Harari published his follow-up, Homo Deus: A Brief History of Tomorrow, which became an instant New York Times bestseller.

Given the magnitude of these accomplishments and the diminutive status of Harari’s age, you might assume that the young historian must be phenomenally busy.

But as he revealed in a recent interview on Ezra Klein’s podcast, he’s working less than you might expect…

A Mindful Schedule

In particular, during this interview, Harari revealed that he’s a serious practitioner of Vipassana mediation who spends 2 hours every day meditating, and goes on a 1 or 2 month meditation retreat every year.

Harari’s not exaggerating about the latter: he didn’t learn that Donald Trump was elected President until January 20th, when he arrived home from an off-the-grid session that began in early November.

What’s interesting to me about this story is not the power of meditation (though Harari makes an interesting point in the interview about his practice helping him identify problems that matter), but instead what it tells us about the reality of producing valuable things.

In his recent book, Rest: Why You Get More Done When You Work Less, Alex Soojung-Kim Pang argues from historical examples and scientific findings that a four hour “creative work day” is about optimal for producing important new things.

Beyond that, a busy workday consists primarily of busywork.

In other words, Yuval Harari can sacrifice a non-trivial fraction of his working hours without blunting his impact because the hours he’s sacrificing are not the relatively small number dedicated to cultivating his next big idea.

(It’s important to note that this concept is not confined to rarified fields like academic historians. In Deep Work, for example, I tell the story of a software company that observed no reduction in productivity when they dropped to a 4-day work week for most of the year: people simply sacrificed non-productive shallow work to compensate for the reduced schedule.)

I don’t have concrete advice to offer as an implication of this observation, but it’s something that has come up often in my research and writing in recent years, leading me to believe it’s worth re-emphasing.

We’re currently busier than ever before, but this doesn’t mean we’re more effective. As Yuval Harari teaches us: there’s a difference.

Cal Newport

March 17 2017

Diplomasi

Adamın biri Afrika´da safariye çıkarken, yanına minik köpeğini de almış.

Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor.

– Şimdi başım dertte, diye düşünmüş köpekcik . . .

Etrafına bakmış yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş.

Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş:

– Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?

Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış:

– Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım, diye düşünmüş leopar…

Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş, bildiklerini kullanarak bundan sonra kendisini leopardan kurtaracağını düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış. Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna, “atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım” demiş.

Az önceki yerde bekleyen minik köpek, bakmış kızgın leopar sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş.Ne yapacağını düşünürken, kaçmaya da kalkmamış.

Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek kemikleri kemirmeye devam etmiş.

Tam leopar saldıracakken, yine kendi kendine konuşarak leopara duyurmuş:

“Şu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok ! ”

DİPLOMASİ DENEN ŞEY BU…

Yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen.

Beyaz zambaklar ülkesinde Rübab-ı şikeste Sapho Balzac Kapital Toplum sözleşmesi Fenn-i ruh Burjuva demokrasisi ile proletarya diktatörlüğü